r12

 Sevgili Yılmaz Tatlıses seni sevgiyle saygıyla rahmetle anıyoruz!

 

Fahri IşıkFahri Işık, 1938 yılında Tarsusta fatih mahallesinde doğdu., okul çağında, sokaklarda simit satarak, türkü söyleyerek, mayıs sonlarında babası ile ekinlere orak sallamış, harman sonrası düven sürmüş, ağustos sonrasında çukurovanın kavurucu sıcağında, tarlalarda pamuk toplamış.

1950 yılında oniki yaşında, o zaman, Tarsusun sanayi kalbi olan, çukur- ova fabrikasında çalışmaya başladı. Fabrikadan boşta kalan saatlerde gazete, gazoz, simit, şeker satarak aile bütçesine katkı için yoksullukla boğuştu. Kısıtlı boş zamanlarında okula giden arkdaşlarından okuma yazma öğrendi. Sokaklarda, tarlada, fabrikada çalışmaktan çocukluğunu yaşayamadı.

Bütün hayatı çalışmak, futbol oynamak, şarkı türkü söylemek, aşk ve şiir kitapları okumak.. Saz eşliğinde ilk türküsünü 1948 yılında Tarsusta dutlu kahvede aşık Veyselle okudu, karşılığında aşık’a tepsiyle para topladı. (garip bir raslantı, aynı aşık Veyselle 1965 yılında Adana öğretmenler bahçesinde, aynı sahnede türkü söyledi.)

Elli’li yıların başında, uzun kış gecelerinde, babası iki saat süren opera misali, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre hikâylerini türkü ile anlatırdı. Bütün mahalleli o hikâyeleri dinlemek için bizimle koza şifleyerek canlı sinemamıza borçlarını öderlerdi.

Fahri Işık 1952 yılında arkadaşı, can yoldaşı, ses ustasını, babasını kaybetti.

1938 yılında havacı olarak askere gitti. Hv.çavuşu olarak altmış ihtilalinin ortasında bulundu.Yeşil köy askeri Alanından,

İki ay sonra terhis oldu askerliğin ilk yıllarında, Tarsuslu, kestane Necati, kel Cemilin oğlu Ayhan Tanlak ve şalgamcı kaleci Memet ile hava gücünde futbol oynadı. Yıllarca Tarsus yıldırım sporda, totocu Mustafa, baba Hakkı, Bahri, Koreli, Sayman Mutlu, Ertuğrul, Allahın kulu Niyazi, toroslu Yaşar ve daha nicelerriyle... Fahri Işık’ın futbulcu lâkabı “PUŞKAŞ” idi. (o zamanlar lakapsız futbolcu olmazdı) son maçı Tarsusta ordu milli takımıyla hazırlık maçı oldu.

1964’te dışarıdan imtihanla diploma aldıktan sonra orta ve lise diploması için düş kurarken, 1962 yılında Tarsusu temsilen çukurova radyosuna yüzlerce ses arasından seçilerek alındı. Radyoda ve aynı zamanda fabrikada çalışıyordu. Bunun için okuma dersine ara verdi.

1962’dan 1973 yılına kadar geçen 12 yıllık TRT çalışmaları sürecinde 36 plak doldurdu. Başlıca eserler; Fahri Isık’ın kendine ait olanları, mazide hatıram, agora meyhanesi, komşumun kızı, hülyamsın, eyvah, feryat, yürü bre yalan dünya, nikah memuru, şu gurbetin garibiyim, toroslarda bir güzel, güvenme güzel güvenme güzelliğine. Tarsus parkı, ve daha kırkı aşkın şarkı ve türkü formunda eser.

1969 yılında Tarsusta dillere destan binlerce insanın katıldığı bir düğünle

Emel hanımla hayatını birleştirdi. Düğün sonrası, Fethi Çevikarslan’ın o zamanki günaydın gazetesinde verdiği haber ilginçti. (agora meyhanesinin genç şarkıcısı evlenince güneyli kızlar yas tuttu) diye yazarak o zamanki hayranlarımın duygularını dile getirdi.

Sonraki yıllarda çukurovada, İstanbul, Ankara radyosunu kimse dinlemez olduğu için, yetmişli yıllarda, adı gece merkezi radyolardan bizlere baskı uygulanmaya başladı. Bunun neticesi olarak bu adaletsiz baskılardan bunalan o efsana çukurovadan sesler topluluğu, 1973’den sonra dağılma sürecine girdi. İlk istifa Fahri Işık‘tan geldi bu zincirin diğer halkaları sırasıyla, rahmetli Halit Araboğlu, Canan Işık, Sadık İçlises, Bahri Hazinses, Ümit Özal, Necla Babacan, Mürüvet Kekilli, İzzet Altınmeşe, Özden Sezer, Niyazi Saltan, Mahmut Özçiftçi, napoli gömleklerinin sahibi büyük hoca rahmetli Kâzım Sanrı, İsmail Polat ve daha aklımda kalmayan onlarca sanatçı istifa etmek zorunda bırakıldı.

Böylece yöremizinin sesi can damarlarından kesildi. Çukurovada köy köy, ova ova, binbir güçlükle derlenen güzelim türküler ve onları seslendiren pırıl pırıl sesler acımasızca susturuldu.

1973 yılında günaydın gazetesinde yine bir başlık, Fahri Işık plaklarını kırdı, afişlerini yırtıp yaktı, TRT’ye küstü gitti.

Tam 33 yıldır Fahri bir kültür elçisi olarak program yaptı, Türk geceleri düzenledi, beş ayrı dernekte idarecilik ve başkanlık yaptı, 23 nisanlarda çocuk koroları yönetti. Beş çocuğuyla kültüründen kopmadan aile bireylerini dağıtmadan bir arada tutabilen, beş çocuk, altı torun sahibi şanslı babalardan biridir.

Hollandanın Hengelo şehrinde, kendi kurduğu, Türk kültür ve sanat vakfının

Başkanlığını yapmaktadır. Değişik zamanlarda Ankaraya TRT’ye konuk sanatçı olarak Hollandadan davet edilmektedir. Türkülere kaynak olmak için araştırmacılar tarafından sık sık konferanslara davet edilerek özel bir ilgi gösteriliyor.

1999 yılında, Adana valiliği’nin kültür bakanlığı ile ortaklaşa basılan çukurova türküleri adlı kitaptan sonra, yetmiş türkü ihtiva eden beş setlik kaset yapıldı.

Bu çalışmalar için Hollandadan gelip gidiyordum, çalışmalar sonunda

Başarılı sanatçı olarak, Adana valisi sayın Oğuz Kağan’dan başarılı sanatçı plaketini aldım….

Fahri Işık

Yorum yapmaya iznin yok!