Ersen 1951 İstanbul-Fatih doğumluyum. Babam Mehmet Dinleten Selanik göçmeni olup o zaman mahalle berberiydi. Annem Nebiye Dinleten Ordu-Ünye’li bir ailenin kızı olup ev hanımıydı. Ben vasat bir ailenin ikinci çocuğuyum. Bayramda babam bize ayakkabı aldığında ablamla birbirimize sarılıp ağlardık. Hurda bir bisiklete binerken gözleri yaşaran, doğru dürüst kıyafeti olmayan bir çocuktum. Hepimiz aynı odada yatardık. Çok yokluk çekerek büyüdüm ama sevgi ile büyüdüm. Ben annemin bize teneke sobalarda kestane mısır patlattığını bilirim. Ben 17 yaşlarındayken, babam benim müziğe merakımı farkettiği için bana Balatta Koço Mihadolis adında bir Rum hocadan klasik gitar dersleri aldırdı. Onun arkasından devlet opera sanatçısı Ermeni şan hocası Jiragor Çorkcıyan’dan şan dersleri aldım. 17 yaşlarına gelince müziğe merakım ve bu piyasaya atılışım hayatımı değiştirdi. Bekarım ve evlenmeyi hiç düşünmedim. Çünkü ben sanatçıyım ve bir sanatçı halkın sevgilisidir, halkın malıdır. Bir sanatçıyı taşımak zordur diye düşündüğüm için evlenmedim. 1980 yılının şubat ayında babam vefat etti. Annem hayatta ve şu an 90 yaşında. Ersen & Dadaşlar olarak tanındınız. Bizimle, bu sürecin nasıl geliştiğini paylaşır mısınız? Ersen Dadaşlar böyle doğdu Ben o dönemin bar ve pavyonlarından yetiştim. Çünkü o zamanlar gazinoculuk ve konser sahaları yoktu. Çin Pavyonunda çalışıyorken İspanyol şarkılar söylemeye çalışıyordum. 1969 yıllarında O zaman 19 yaşındayken Türkiye’nin milli orkestrası Şerif Yüzbaşıoğlu orkestrasında solist olarak yaklaşık 1,5 yıl çalıştım. Bir milli orkestranın solisti olmak çok büyük gururdu. Salim Arbaş Türkiye’nin en büyük davulcusuydu. O kendi orkestrasını yapınca birlikte İzmir’de numune pavyonda çalışmaya başladık. Cem Karaca’nın altın mikrofonda ikinci olduğu ve çok popüler olduğu dönemde İzmir fuarına geliyor. Ona benden bahsediyorlar. Moğollar, Cahit Berkay, Cem Karaca beni merak ederek pavyona beni dinlemeye geldiler. O zamanlarda Moğolların solisti ayrılmış ve kendilerine yeni bir solist arıyorlar. Cem Karaca beni çok beğenerek onlara beni gruba almalarını öneriyor ve ben o sayede o grubun solisti oldum. Çağdaş Türk halk müziğini daha modernize ederek söylemeyi çok seviyor ve çokta meraklıydım. Onlarda Anadolu pop adı altında yeni bir akın başlatmışlardı. Saçlar uzun daha bir değişik hava olunca halkın daha çok ilgisini çekiyor. Ben gençliğimde mandolin, klasik gitar ve bağlama çalıyordum, kaval çalmaya merakım var diye söylediğimde Moğolların çok hoşuna gitti. Ternek ve Haliçte güneşin batışı adlı iki şarkı yaptık. O sene ben onların solistiyken çok güzel bir Karadeniz türküsü olan Ternek ile başbakanlığın ve trt nin ödülünü aldık. 1,5 sene birlikte çalıştık. Sonra ben guruptan ayrıldım ve tek başıma daha farklı şeyler yapmaya karar verdim. O aralar Aşık Veysel’in hor görme garibi ve dertli kaval parçalarını bir albüm yapma teklifinde bulundular. Bunun üzerine 1970 Dertli Kaval & Beni hor görme kardeşim albümünü 3 Hürel eşliğinde çıkardım. Ve o albüm benim ilk Anadolu popa atılışım oldu ve bana büyük patlama yaptı. Bu albümün büyük ses getirmesi ile kendime olan güvenim daha da arttı. Ben yine daha da farklı şeyler yapmaya karar verdim. Moğollar döneminde tanıştığım Cem Karaca, Seyhan Karabay, Zafer Dilek, Taner Öngür ile çok yakın dost ve arkadaş olduğum için onlara farklı bir albüm düşündüğümü ve farklı bir şeyler yapmak istediğimi söyledim. Bu arada bir turneye çıktım ve turne dönüşünde Hüseyin Sultanoğlu, Taner Öngür, Seyhan Karabaylar ile birlikte çalışarak turnede doğan “Kozan dağı” albümünü yaptım. 38 hafta 1 numara oldu ve Anadolu popun en popüler parçalarından biri oldu. 1971 yılında ben 75 000 liraya bir kırkbeşlik okudum. O zaman bir daire fiyatı 4-5 bin liraydı. O zaman o albüm çok satmıştı. Dere boyu kavaklar türküsünü ilk okuyan kişi bendim ve inanılmaz tutmuştu. 1972 de Garip Gönlüm Bu arada ben Moğollardan ayrılınca Cem Karaca ile Moğollar birleşti. Bende Cem Karaca’nın Kardaşları ile birleştim. Böylece Ersen & Kardaşlar doğdu. Ben yaklaşık 1,5 sene Kardaşlar’la çalıştıktan sonra onlardan Fehiman Uğurdemir ile birlikte ayrıldık. Kardaşlar ismini kullanmama izin vermediler. Bende, kuzeyin Kardaşlar’ı varsa doğununda dadaşları var deyip grubun ismini Ersen ve Dadaşlar yaptım. Fehiman Uğurdemir’in isteği üzerine yeni grubun ismindeki ve’yi kaldırdık Ersen Dadaşlar yaptık. 1974 Karacaoğlan’ın sözlerini yazdığı benim Hit parçam olan “Bir Ayrılık Bir Yoksulluk Bir Ölüm “ albümünü yaptık. Yine çok büyük bir ses getirdi ve Ersen Dadaşlar böyle doğdu ve günümüze kadar geldi. 1975 Dostlar Beni Hatırlasın, 1976 Dostlar Merhaba, 1977 Sezen Aksu’nun vokallerini yaptığı “Kalbimdeki Acı” , Allı Turnam, Niye Çattın Kaşlarını, Ne Sevdiğin Belli Ne Sevmediğin, Yedin Beni, Zalım Zalım,…Aşık VeyseL, Karacaoğlan, Yunuslar derken 1983 Aşık Veysel’in sözlerini bestelediği “Vatan Bizim Ülke Bizim El Bizim” bu albüm benim için çok önemlidir. Benim toprağım zaten Mustafa Kemal Atatürk’tür. Benim için Önce Vatan sözü çok önemlidir. Sizin gazeteniz gibi. Benim için sizin gazeteniz ve şu an röportaj yaptığım kalem Fatma Çelik ismi çok önemli. 1985 yılında gündeme damgasını vuran ve hala dillerden düşmeyen “Aman Tertip Can Tertip “, Polis haydar, 2007 Ersen Dadaşlar Efsanesinin Geri Dönüşü. 2009 Anadolu sevdamız türkü albümü. 2012 yılında Derya Kadayıfçı ile tanıştım. Cem Yılmaz’ın isim babalığı yaptığı “Alüvyon “albümünü piyasaya çıkardık. Toplam kaç albümünüz var? Kaç beste yaptınız? 8 tane altın plak, 1 tane altın No Play 22 tane 45’lik yaptım, 11 tane no play ve sayısız kaset ve cd yaptım. 8 tane altın plak, 1 tane altın no play, 34 yıllık sanat yaşantımda 28 defa önemli gazeteler, dernekler, dergiler tarafından yılın sanatçısı ödülü aldım. Benim 1000’nin üzerinde bestem vardır. Hiç unutamadığınız sizi etkileyen bir anınız var mı? Ben 16 yaşındaydım ve o güne kadar hiç blucin pantolonum olmadı. Benimde bir blucin pantolonumun olmasını çok istiyorum. Benim dayım deniz Astsubayı ve çalıştığı gemi Amerika’ya gitti. Dayım bana Amerika’dan gelirken bir blucin pantolon getirdi. Öyle çok sevinmiştim ki, Annemde bana o pantolonun üzerine giymem için mavi bir hırka ördü ve ben o pantolonu iki sene devamlı giydim. Bunu hiç unutamıyorum. Sizin hayatınızda unutamadığınız anlar var mı? Herkesin olduğu gibi benimde unutamadığım ve asla unutmayacağım anlar yaşadım. İnsan yokluktan gelince bazı şeylerin değeri daha büyük oluyor.1970 yıllarında Albümlerimi çalacak bir pikabım yoktu benim. Televizyonumuz yoktu ve bir siyah beyaz televizyonumun olmasını çok istiyordum. O zaman 10 bin lira verip bir televizyon alamamıştım. Sanırım 1975 yılıydı Grundig marka siyah beyaz bir televizyonu taksitle aldım. Bir de ben hep kaloriferli bir evim olsun isterdim. Ev aldım ve turneye çıkıp geldikten sonra kazandığım para ile kalorifer döşettim. Daha sonra Renault araba aldım. Bu güne kadar isteyip te yapamadığınız, içinizde ukte kalan ne oldu? Onunla evlenip ondan çocuklarım olsun istedim Ben hayatta çalışarak istediğim her şeyi aldım. Şarkıların en güzellerini yaptım. Albümlerin en iyilerini çıkardım. Türkiye’nin en büyük solistlerinden biri oldum. Zeki Müren, Muazzez Abacı, Emel Sayın, Neşe Karaböcek, gibi çok büyük isimlerle, en büyük gazinolarda çıktım. 28 sene fuarda çıktım. 38 senelik müzik yaşantımda 34 tane turneye çıktım. Ben dünyayı gezdim. Hayatta istediğim her şeyi yaptım. Halk tarafından çok sevilen bir sanatçı oldum. Hacca gittim, umreye gittim. Ama isteyip yapamadığım öyle bir şey var ki anlatması çok zor aslında. Ben 16 yaşlarındayken Fatih’te oturduğumuz mahallede çok sevdiğim çocukluk aşkım Esma vardı. Gece saat 11-12 gibi onların evinin orda, onun odasının ışığının sönmesini beklerdim. O sokakta giderken ben 20 metre kadar arkasından giderdim. O benim elini bile tutamadığım gençlik aşkımdı. Annemin, önünde arkasında dolaşıp o kızı isteyelim derdim. Annem kıza nasıl bakacaksın diyerek onu istemeye gitmedi. Sonra o mahalleden taşındık. Öğrendim ki, evlenmiş 4 çocuğu olmuş. Ama bir kaç yıl önce lösemi hastalığına yakalanıp hayatını kaybetmiş. Tertemiz bir insandı o. Onunla evlenip ondan çocuklarım olsun, hayatımı onunla yaşayayım, onunla popüler olayım, onunla yaşlanayım çok istedim. Ama olmadı. Bu benim içimde kalan bir uktedir. Tertip parçasının hikayesini anlatır mısınız? 1984 senesinde harp akademilerinde, rahmetli Kenan Evren Paşanın Cumhurbaşkanı, Turgut Özal’ın Başbakan olduğu dönemde, kurmay subayların yani tüm devlet erkaninin olduğu salonda Emel Sayın ve Ersen Dadaşlar konser veriyorduk. Rahmetli Kenan Evren Paşa, benim Atatürk’çü olduğumu da biliyordu. Ben “Vatan Bizim Ülke Bizim El Bizim” şarkısını söylerken mikrofonu eline aldı ve herkesin içerisinde“Biz asker bir milletiz, Türk halkı askerini polisini sever. Sende bir Atatürk’çü olarak Mehmetçiklerimiz için bir parça yap “dedi. Bende Ali Aşkının sözlerini getirdiği “Can Tertip”, sözlerinin düzenlemesini Mehmet Mısır çok güzel yaptı. Bu parça üzerinde bir sene çalıştık. “Aman Tertip Can Tertip” böyle ortaya çıktı ve çok sevildi. Minnet borçluyum dediğiniz biri var mı? Vefa borcum olan tek kişi Cem Karaca'dır Benim minnet duyduğum, vefa borcum olan tek kişi Cem Karacadır. O benim saçımı taradı, benim önümü açtı. Ölümünden birkaç gün öncede yaklaşık 2 saat telefonda konuştuk. Ben bugün buralardaysam Cem Karaca sayesindedir. Vazgeçilmezleriniz nelerdir? Vatanımdan ve özgürlüğümden asla vazgeçmem. Sizin müziğinizin tam adı ne? Bizim müziğimizin adı Anadolu Rak müziğidir. Aslında çağdaş Türk modern halk müziğidir. Ama Anadolu kokar. Batılaşmış, daha modernize edilmiş adı Anadolu Raktır. Bir sanatçı nasıl olmalıdır? Her şeyden önce kendini seven halkına saygılı olmalıdır. Zaten onu bir yerlere getiren, halkına layık olamıyor, gençlere örnek bir insan olamıyorsa o bir sanatçı değildir. Tevazu sahibi olmalı ve halkın önünde eğilmesini bilmelidir. Bir günününüz nasıl geçiyor? 25 yıldır 5 vakit namazımı kılıyorum, rabbime şükrediyorum 1990 yılından ilk ramazan umreye gittim. Daha sonra Hacca gittim. Daha sonra tekrar umreye gittim. Sonra İsrail’e- Kudüs’e gidip Cuma namazı kıldım. Yaklaşık 10 gün kaldım ve yaklaşık 3 daire parası harcadım. Bu gezinin amacı ruhumu dinlendirmek istememdi. Manevi dünyamı tatmin etmek istedim, rabbime yaklaşmak, ona ulaşmak için istedim. Bu güne kadar yokluktan beni var eden, bu noktaya kadar beni getiren rabbime şükretmek istedim çünkü ben inanılmaz yokluktan bu günlere geldim. Babam beni Haydarpaşa lisesine yatılı vermişti 1 yıl sonra yokluktan dolayı almak zorunda kaldı. 1990 yılından beri tam 25 yıldır 5 vakit namazımı kılıyorum. İstediğim tek şey İslamın şartlarını tam olarak yaparak ibadetlerimi yerine getirmek. Sabah ezanla kalkıyorum, namazımı kılıyorum, kahvaltımı yapıyorum, günün haberlerini okuyorum. Daha sonra biraz uyuyorum. Sonra kalkıyorum bir şeyler yiyorum. Eğer çıkarsam eş dost gezmeleri yapıyorum. İbadetimi yapıyorum ve dualarımı okuyorum. Yeni projeler var mı? Yeni bir albüm geliyor Kadına şiddeti anlatan, ağalık paşalık himayesi altında ezilen kadınların öyküsünü anlatan, töre denilen şeyi anlatan çok önemli parçalar var. İsmini söylemeyeyim sürpriz olsun. Yemek yapıyor musunuz? Çok güzel güveç yaparım. Çok güzel makarna yaparım. Omlet yaparım. Şimdiki sanatçılarla ilgili neler söyleyebilirsiniz? Şimdi sanatçı değil şarkıcı var Eski sanatçılar 80 yaşına gelseler hala pırıl pırıldırlar. Hala beyefendi ve hanımefendilerdir. Biz eserlerimizi kendimiz yapıyoruz ve yıllar geçse bile aynı tazeliğini koruyor ve bugün yapılmış gibi hala aynı lezzeti ile dinleniyor. Bizlere bakın 40 yıl sonra bile hala varız. Farklar zaten ortada. İnsanlara mesajınız var mı? ”Ben Atatürk çocuğuyum “önce vatan” Ben bir Atatürk sevdalısı olarak, insanlara buradan verebileceğim tek mesaj “önce vatan” diyorum.