Bülent Özdemir, Müziğe çocuk denecek yaşta davul çalarak başlamış olsa da en büyük tutkusu gitar çalmakdı. Arkadaşlarıyla birlikte kurdukları Çılgınlar grubunun gitarcısına ait gitarın tellerini değiştirip çalışıyordu geceleri. Baktı ki her gece tel değiştirmek kolay değil, bu kez kalın teller aşağıda olmak üzere gitarı ters çevirerek çalışıp geliştirdi kendini. Ona ait bir tarz olarak bilinen bu çalma biçimi, ilginçlik arayışının değil, solak oluşunun bir sonucuydu. Onu özel kılanın, solak olup da sağ elini kullanan biri için tasarlanmış gitarla müzik yapması olduğu söylenir.
Tek başına bir orkestra eşliğinde çalıyormuş gibi sahneyi ve kulakları doldurur. İzmirli müzisyen Bülent Özdemir'in gitarı ters çalması ve enstrümanına müthiş hakimiyeti sayesinde, aynı anda ritim, bas, solo, davul ve şarkıyı anda anda dolu dolu duymanız mümkün olmaktadır.
Bülent Özdemir'in Türkiye'de ciddi bir dinleyici kitlesi bulunmaktadır. Bestelerini milyonlarca kişi dinliyor ama çoğu onu birazda işin mutfağında olduğu için tanımıyor bile. Kimine göre Türkiye'nin Carlos Santana'sı o. Türkiye'de Türk popunu yeniden sevdiren, zor beğenenlere bile keyifle dinleten bir besteci, gitar virtüözü. Sezen Aksu'nun "Deli Kızın Türküsü", "Kınalı Kuzum", Aşkın Nur Yengi'nin "Siyah Beyaz", "Uslandım Artık" Yıldız Tilbe’ nin “Hoşça kal”, “Sana Değer”, Sibel Can'ın "Lale Devri" ve son albümünde “benim yerime de sev, Ajda Pekkan’ ın “Amazon”, “Tufan” Işın Karaca’nın “Kalp Tanrıya Emanet” ve Ferhat Göçer in CENNET ve yeni albümündeki SEN SÖYLE HAYAT gibi daha sayamadığımız pek çok ünlü şarkıların bestecisidir.
Dünyada bas telleri aşağıda olmak üzere gitar çalan birkaç müzisyenden biri oluşu bile bir haber konusuyken magazin basınının gidip bulamadığı biri olmaktan hiç yakınmıyor. "Herkes tanısa bu kadar rahat yaşayabilir miydim?" diye sorması boşuna değil. Çünkü o, çok bilinen kalabalıklara karışmadan müzik yapabilmenin biraz geride kalmakla mümkün olabileceğine inanıyor.